Haber Detayı

İŞ KAZALARINDA AĞIRLAŞTIRILMIŞ SORUMLULUK

İş kazalarının önlenmesini sağlamak amacıyla iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin gereği gibi yerine getirilmesi önem arz etmektedir. İşverenin gerekli olan tüm önlemleri alma ve işçiyi gözetme yükümlülüğünün bir sonucu olarak işveren, iş kazasından dolayı hem hukuki açıdan hem de cezai açıdan sorumludur. Özellikle de cezai sorumluluk açısından işverenin aldığı tedbirler, işveren aleyhine hükmedilecek cezanın miktarını dahi belirleyebilmektedir. Dolayısıyla, işveren tarafından gerek kanundan doğan gerekse de işin ifasından kaynaklanan tedbirlerin hangi oranda hayata geçirildiği işverenin kusur oranını belirleyecek ve dolayısıyla da işverene atfedilecek hukuki ve cezai sorumluluğunun sınırları bu doğrultuda çizilecektir.

İş Kazası

İş yerinde meydana gelecek her kazanın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceğinden hareketle öncelikli olarak iş kazasını tanımlamak gerekmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) iş kazasını, “belirli bir zarar veya yaralanmaya yol açan, önceden planlanmamış beklenmedik bir olay” şeklinde tanımlamaktadır.

Hukukumuzda ise iş kazası 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 7. maddesinde “İşyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hale getiren olay” ifadeleriyle tanımlanmış, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesinde iş kazası sayılabilecek haller detaylı bir şekilde sayılmıştır. [1]

Buna göre; bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için kazaya uğrayanın sigortalı olması, sigortalının yer ve zaman itibariyle kanunda sayılı hususlardan birine göre kazaya uğraması, meydana gelen olay nedeniyle bedenen veya ruhen engelli hale gelmesi ve son olarak ise kazada nedensellik bağının bulunması gerekmektedir.

İşçinin işverene zarar verebilecek her türlü davranıştan kaçınması sadakat borcunun, işverenin işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlaması ise; işçiyi gözetleme borcunun sonucudur. Bu doğrultuda işveren; işçinin kişilik hakları arasında bulunan yaşam, sağlık ve beden bütünlüğünü işyeri tehlikelerine karşı korumak zorundadır. Bu zorunluluklara rağmen işverenin yükümlülüklerine uygun davranmaması sonucunda iş kazası meydana gelirse kazadan dolayı hukuki ve cezai olarak sorumluluğu doğacaktır.  Ancak eklemek gerekir ki, işçinin veya üçüncü kişinin ağır kusuru veya mücbir sebebin varlığı halinde ise nedensellik bağı kesileceği için işverenin sorumluluğu da doğmayacaktır.

İşverenin Hukuki Sorumluluğu

İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sonucu iş kazasına uğrayan işçiye, işveren tarafından maddi ve manevi tazminat ödenmesi zorunluluğunun yanı sıra iş kazası nedeniyle yaşamını yitiren işçinin desteğinden yoksun kalanlara da destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi gündeme gelecektir.

İşverenin tüm yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde bile Türk Borçlar Kanunu uyarınca kusursuz sorumluluk ilkesine göre sorumluluğun devam edeceğine yönelik görüşler de bulunmakla birlikte, doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında işverenin kusur sorumluluğu ilkesine göre sorumlu olacağı dolayısıyla da kusuru oranında sorumluluk atfedileceği görüşü hakimdir.

Bu kapsamda iş kazası nedeniyle yapılan yargılamalar esnasında, bilirkişi incelenmesi sonucu işverenin ve işçinin kusur oranları belirlenmekte ve tazminat miktarı kusur oranlarına göre tespit edilmektedir. [2]

İşverenin Cezai Sorumluluğu

İş kazası sonrası işverenin cezai sorumluluğu doğabilmektedir. İşverenin iş kazasından dolayı cezai sorumluluğu söz konusu olduğunda kusur oranına göre ceza miktarı değişiklik göstermektedir.

Suçun manevi unsurlarından biri olan taksir; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Bilinçli taksir ise, kişinin neticeyi öngördüğü halde öngördüğü neticeyi istememesine karşın, gerekli önlemleri almaması sonucu neticenin meydana gelmesi halinde söz konusu olur. Bilinçli taksirle işlenen suçta kanunen öngörülen ceza basit taksire nazaran daha ağırdır.

İş Kazalarında Bilinçli Taksir Hükümlerinin Uygulanması

Uygulamada işverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemlerini almaması halinde doğabilecek herhangi bir iş kazasını da öngörebileceği, bu nedenle de iş kazasından dolayı taksir hükümlerine göre sorumlu tutulduğu görülmektedir. Ancak bazı durumların varlığında işveren için bilinçli taksir hükümleri uygulanmaktadır. Örneğin Yargıtay kararlarında; işverenin idari makamlarca yazılı olarak uyarılmasına rağmen gerekli önlemleri almaması sonucu meydana gelen iş kazasından dolayı işverenin bilinçli taksirle sorumlu olduğu belirtilmiş ve bu nedenle de cezası arttırılmıştır.[3]

Daha önce iş kazası meydana gelmiş bir işyerinde, önceki kazadan sonra gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle tekrar iş kazası meydana gelmesi durumunda ise, yine işverenin bilinçli taksir ile sorumlu olduğu görülmektedir.[4]

Bu doğrultuda işverenin; kanundan ve işin ifasından doğan her türlü önlemi alması, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uygun davranması ve işçiyi gözetme borcunu gereği gibi yerine getirmesi beklenmektedir. Özellikle de daha önce geçirdiği denetimler neticesinde yetkili mercilerce uyarı almış veya işyerinde iş kazası meydana gelmiş işverenlerin bu hususlarda daha dikkatli ve özenli olmaları gerekmektedir.

[1] 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5510.pdf
[2] Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 2021/8520E., 2021/15188K. sayılı ve  01.12.2021 tarihli kararı
[3] Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2013/10613E., 2014/12608K. sayılı ve 22.05.2014 tarihli kararı ve Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2015/3275E., 2015/7402K. sayılı ve 05.05.2015 tarihli kararı
[4] Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2016/13065E., 2017/10907K. sayılı ve 26.12.2017 tarihli kararı.