NFT’LERİN FSEK KAPSAMINDA ESER NİTELİĞİ VE AKILLI SÖZLEŞMELER
Gelişen teknoloji hayatın pek çok alanında yenilikler getirmiş olup, bu yenilikler bazen hukuk sistemlerinin mevcut düzenlemeleri içerisinde kendilerine yer bulmuş bazen de yeni düzenlemeler ve içtihatlar gerektirmiştir. Bu makalede özelliklerine ve kullandığı altyapıya ayrıntılarıyla değineceğimiz NFT’lerin ve NFT satımı kapsamında akıllı sözleşmelerin mevcut yasal düzenlemelerimiz dahilinde konumunu inceleyeceğiz.
Bu incelemede cevaplanması gereken ilk husus “NFT nedir?” sorusudur. NFT, “non-fungible token (değiştirilemez kripto varlıklar)” teriminin kısaltması olarak hayatımıza girmiş olan, blockchain (blok zinciri) altyapısını kullanan ve değiştirilemez nitelikte olan kripto varlıklardır. Blok zinciri, ağda bulunan işlemlerin ve varlıkların kayıt ve takip edildiği iç içe geçmiş bir veri altyapısıdır. Blok zinciri altyapısına kaydedilen varlıklar, taşınır ve taşınmaz eşyalar gibi somut; fikri mülkiyet, marka ve telif hakları gibi soyut nitelikte olabilir. Bu altyapı, ağa kaydedilen varlık ve işlemlerin paylaşılabilme ve değiştirilememe özellikleri sayesinde riskleri azaltmakta ve maliyetleri düşürmektedir. Blok zincirinin merkeziyetsiz yapısı işlemlerin hızlı ve aracısız gerçekleşmesini, bu sebeple verilerin değiştirilemez niteliğe kavuşmasını sağlamaktadır. NFT’ler kendilerine ait, ayrı bir blok zinciri kullanmayarak var olan kripto para blok zincirine bağlı olarak varlık gösterirler. Bu anlamda NFT’ler, dijital sanat eserlerinde eser sahibinin imzası niteliğindedir.
Güncel mevzuatımızda eserlerin niteliği ve telif bakımından korunması 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK”) düzenlenmektedir. İlgili Kanun’un 1/B-a maddesine göre eser; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade etmektedir. Buna göre, eser sahibinin hususiyetini taşıdığı takdirde her türlü fikir ve sanat ürününü eser olarak tanımlamak mümkündür. Eser sahibinin hususiyetini taşıdığı müddetçe dijital sanat varlıkları (blok zinciri altyapısına bağlı değiştirilemez kripto sanat varlıkları) olan NFT’lerin “fikir ve sanat eseri” olarak kabulü gerekmektedir. Bu bağlamda NFT üreticisini eser sahibi olarak niteleyip ilgili Kanun uyarınca eser sahibine tanınan hakların kullanıcısı olacağı tespiti, bugünkü hukuki düzenlemeler çerçevesinde doğru olacaktır. NFT, kayıtlı varlığın kronolojik çizelgesini ve kopyalama sayılarını şeffaf ve açık bir şekilde ortaya koymaktadır. NFT, eserin kopyalanması durumunda ilk olarak kim tarafından altyapıya kaydedildiğini; yani orijinal eserin ve gerçek sahibinin tespitini mümkün kılmaktadır. Ancak gözden kaçırılmamalıdır ki, NFT eserler de geleneksel eserler gibi yalnızca kanuni tanıma uyduğu ölçüde FSEK uyarınca eser olarak kabul edilmeli ve eser sahibine hakları tanınmalıdır. Her NFT’nin FSEK kapsamında eser sayılacağını söylemek iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacaktır. Örneğin, kişiler arasında gerçekleşen bir görüşmenin ekran kaydının NFT olarak satışa çıkarılması durumunda fikir-sanat ürünü sayılmayacağından veya eser sahibinden bağımsız olarak kopyalanan eserin NFT olarak satışa çıkarılması durumunda sahibinin hususiyetini taşımayacağından bunlar FSEK kapsamında eser niteliği taşımayacaktır. FSEK uyarınca NFT eser sahibi, dijital eser üzerinde Kanun uyarınca eser sahibine tanınan maddi ve manevi haklarına, yani esere ilişkin telif haklarına sahip olacaktır. Bu bağlamda eser sahibine tanınan işleme, çoğaltma, temsil etme ve yayma hakları eser sahibinin izni olmaksızın kullanılamayacaktır. NFT eserin satılması eser sahibinin telif haklarına bir halel getirmeyecektir. NFT eserin satışı ile eser sahibine ait telif hakları değil, yalnızca eserin kripto varlığı devredilmektedir.
NFT eserler ile birlikte hayatımıza giren bir diğer önemli konu ise akıllı sözleşmelerdir. Blok zinciri altyapısı üzerinde kurulan bu sözleşmeler, herhangi bir aracı kurum veya kuruluş kullanmadan işlemin yazılımsal algoritmalar aracılığıyla şifrelenip depolandığı hızlı ve düşük maliyetli programlardır. Akıllı sözleşmelerin geleneksel ticarette en bariz örneği otomatlar olarak kabul edilir. Otomata iletilen para ve komutla aracıya ihtiyaç duyulmadan emtiaya ulaşılması gibi, akıllı sözleşmeler ile de aracıya gerek kalmadan önceden belirlenen anlaşma koşulları üzerinden işlem gerçekleştirilir. Böylece eser sahibi ve alıcı arasında hiçbir aracı olmadan önceden belirlenen koşullar üzerinden anlaşma sağlanır ve NFT’ler özelinde alıcı esere sahip olurken, eserin değeri direkt olarak eser sahibinin cüzdanına aktarılır. Akıllı sözleşme koşullarına bağlı olarak eser sahibi NFT’nin kripto varlığının her el değişmesinden pay alabilir ve NFT’nin bundan sonraki her satışında alıcılar bu durumu kabul etmiş sayılır. Ancak akıllı sözleşmelerin hukuki durumu konusunda ihtilaflar bulunmaktadır. Akıllı sözleşmelerin yürütücüsü insan etkisine kapalı yazılım kodları olduğu için hukuk düzenimizde bilinen borç ilişkisini oluşturmayacağı yönünde görüşler mevcut olmakla birlikte, güncel mevzuatımızda henüz akıllı sözleşmelere yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, ürünün eser olarak değerlendirilmesi bakımından FSEK kapsamında aranan sahibinin hususiyetini taşıma ve fikir-sanat ürünü niteliğinde olma özelliklerini taşıyan NFT’ler güncel mevzuatımız yorumlanarak eser olarak kabul edilmekte olup; NFT satışı dahil fakat bununla sınırlı olmamak üzere kurulan akıllı sözleşmelerin ise borç ilişkisi oluşturup oluşturmadığı, hukuki nitelik ve geçerlilikleri tartışmalıdır.