Haber Detayı

YAPAY ZEKA TARAFINDAN ÜRETİLEN ESER, TELİF HAKLARI VE SAHİPLİK KAVRAMI

  1. GİRİŞ

     

    Çığır açan teknolojik gelişmelerden biri olan Yapay Zeka, hayatımıza her geçen gün daha çok dahil olmaktadır. Yapay Zeka tarafından yapılan çalışmalar ve üretilen ürünler, fikri mülkiyet hukukunun konusu sayılacak tartışmaları da beraberinde getirmektedir. 2 konu başlığı altında toplanabilecek tartışmaların ilki, yapay zekanın ürettiği ürün ve içerik bakımından “eser sahibi” kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, ikincisi ise patent ve telif hakkından yararlanıp yararlanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Ayrıca bu makalede yapay zekanın eser sahibi olarak sayılması ve telif hakkı bakımından tabi olduğu düzenlemeler, Yabancı Hukuk Sistemleri ve Türk Hukuku kıyaslanarak incelenecektir.

     

  2. YAPAY ZEKANIN ÜRETTIĞİ ÜRÜNLER BAKIMINDAN “ESER SAHİBİ” KAVRAMI VE TELİF HAKKINA KONU OLUP OLAMAYACAĞI

     

    1. Yabancı Hukuk Sistemleri Bakımından Değerlendirme

       

      Bazı yasalarda, patent ve telif sahibi olunması için -doğrudan ya da dolaylı biçimde- eser yaratıcısının insan olması gerektiği kabul edilmektedir. Buna örnek olarak, Feilin ve Baidu davası gösterilebilir. Feilin ve Baidu davasında mahkeme bir eserin telif korumasından yararlanabilmesi için gerçek kişi tarafından üretilmesi gerektiğini ayrıca Yapay Zeka tarafından üretilen ürünlerin eser sahipliğinin, programcı veya yaratıcısına atfedilemeyeceğine hükmetmiştir. Bir başka örnek ise Thaler v. Perlmutter davasıdır. Anglo Sakson Hukuk Sisteminde bu konuya ilişkin verilen yargı kararlarında sadece insanların telif hakkına konu olabilecek eserleri üretebileceği ve yapay zekanın eserin üreticisi olarak kabul edilmeyeceği belirtilmektedir.

     

    Bununla birlikte bazı yargı kararlarında Yapay Zeka adına herhangi bir tescil yapılması mümkün görünmese de yapay zekanın mucit olarak adlandırıldığı ve bu korumanın yaratıcısına tanınabileceği hususunda hüküm kurulduğu görülecektir. (Tencent ve Yingxun – Dreamwriter Davası). Keza Hükmü veren mahkemenin tabi olduğu Çin Yasalarında “insan yaratıcı olma” şartı açıkça aranmamaktadır. Dava Tencent Tecnology (Beijing) Co. Ltd. (davacı) ile Shanghai Yingxun Technology Co. (davalı) arasında görülmüştür. Tencent şirketi büyük şirketlerin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Dreamwriter isimli veri ve algoritma tabanlı ileri seviye bir yazma robotu geliştirmiştir. Dreamwriter geliştirilmesinden sonra borsa verilerini kullanarak bir ekonomi analizi yapmış ve bunu yayınlanabilecek bir haber metnine dönüştürmüş ve metin sonunda “Bu makale Tencent robotu Dreamwriter tarafından otomatik olarak oluşturulmuştur.” Şeklinde bir açıklama ile yayınlanmıştır. Dava konusu haber metni aynı gün davalı Yingxun Technology Co. tarafından da kendi web sitelerinde yayınlanmıştır. Yayınlanan haber makalesinin haklarının kendilerine ait olduğunu iddia eden davacı Tencent şirketi dava açmış ve hak talebinde bulunmuştur. Mahkeme ilk önce ortaya çıkan makalenin telif hukuku kapsamında bir eser sayılıp sayılmayacağını değerlendirmiştir. Mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede; makalenin şablon, veri analizi, ifade biçimi ele alınarak, “entellektüel bir çalışma olduğu”, “belli bir orijinalliğe sahip olduğu”, “eser sayılma şartı için önem arz eden hususiyet şartını sağladığı” saptanmıştır. Söz konusu yargılama neticesinde, Yapay Zeka tarafından oluşturulan bir haber makalesinin eser sayılabileceği yönünde bir yargı kararı ortaya çıkmıştır. Bir diğer soru ise ortaya çıkan bu eserin telif hakları kim tarafından kullanılacaktır? Bu soruya cevap verebilmek için, makaleyi oluşturan yapay zekanın kim tarafından yaratıldığı mahkemece sorgulanmış, makalenin yaratılması sürecinde rol oynayan şirket ekiplerinin temsil ettiği şirketin söz konusu telif hakkını kullanması gerektiğine hükmedilmiştir. Yukarıda belirtilen her iki olasılıkta da yapay zekanın ürettiği ürünün telif korumasından yararlanıp yararlanamayacağına dair iki ihtimal karşımıza çıkmaktadır. Yapay Zeka ya gerçek kişi sayılacak ya da Telif Hukuku insan dışı yaratıcıları kabul edecektir.

     

    AB bu konuya ilişkin yayınladığı bir raporda yapay zekalara özgü bir e-kişilik kavramı getirilmesini, hak ve borçlarını karşılayabilmeleri için de onlar adına bir fon oluşturulma imkânını değerlendirmiştir. Ancak yapay zekaya kişilik kazandırılması noktasında zıt görüşler de büyük çoğunluktadır.

     

    Yapay Zeka’nın kişiliğe sahip olup olmaması,eser yaratan olarak sahiplik statüsünün kime tanınacağı,Yapay Zeka’nın telif hakkından yararlanıp yararlanamayacağı tartışmaları devam ederken bu husus henüz hukuki düzenlemelerle çözümlenebilmiş değildir. Hukuki düzenlemeler genel geçer somutlaştırılmış öneriler sunamamaktadır. Ayrıca Yapay Zeka telif hakkına konu olabilecek bir eser üretse ve bu eser bir başka kişinin telif hakkını ihlal etse bu durumda telif hakkı ihlal edilen taraf kimi davalı olarak gösterecektir, sorusu da açıklanmaya muhtaçtır. Zira Yapay Zeka’ya herhangi bir kişiliğin tanınmadığı ve sadece Türk hukuk sistemi değil dünyada herhangi bir hukuk sisteminde davalı sıfatını alamayacağı açıktır.  Ayrıca Yapay Zekanın bu haklarını nasıl ve hangi yollarla ileri süreceği, temsilci atanma gerekliliğine ilişkin hususlar da cevap verilmesi gereken, hukuki boşluğun doldurulması adına detaylı bir düzenlemeyi gerektiren meselelerdir.  

     

    1. Türk Hukuku Bakımından Değerlendirme

     

    Türk Hukuku bakımından, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (“FSEK”)’nun 1/B. maddesinde yer verilen tanıma göre eser; “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musikî, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini” ifade etmektedir.

     

    İlgili Kanun maddesine ek olarak, öğretideki görüşe göre; Meydana getirilen eserin yaratıcılığı, fikri özellikleri ancak gerçek kişilere özgü nitelikleri bünyesinde barındır. Dolayısıyla FSEK ve öğreti görüşleri nezdinde eserlerin yalnızca gerçek kişiler tarafından meydana getirilebileceği savunulmaktadır. Buna ek olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.02.2015 tarihli 2014/16277E., 2015/1285K. sayılı kararında; FSEK 1. Ve 2/3 maddeleri uyarınca “eser sahibi“ onu meydana getiren kişi olarak tanımlandıktan sonra,  yaratıcı kişi olmayan bir tüzel kişinin eser sahibi olamayacağına hükmedilmiş, eser sahibinin ancak gerçek bir kişi olabileceği doğrultusunda hüküm kurulmuştur. FSEK, Doktrin Görüşleri ve Yargıtayın verdiği karar doğrultusunda Türk Hukuk Sisteminde konuya ilişkin uygulama, Anglo Sakson hukuk sistemi ile benzerlik göstermekte, Yapay Zeka’nın gerçek bir kişi olmaması sebebiyle eser sahibi sayılamayacağı ve telif hakkı konusunda ihlal gerçekleştiremeyeceği yahut ihlale konu olayın öznesi olamayacağına dair bir çıkarım söz konusudur.

     

  3. SONUÇ

 

Teknolojinin gelişmesi ile hayatımıza giren Yapay Zeka, beraberinde telif hakkı sorunları, hukuki belirsizlikler ve etik tartışmaları getirmiştir. Yapay zekanın hukuki statüsü ve kişiliğine dair muğlak hususların netleştirilmesi sağlanmadan şüphesiz bu alanda hukuki düzenlemelerin yapılması beklenemeyecektir. Dünyada yer alan Hukuk Sistemleri, Yapay Zeka’nın kişilik statüsü ve telif hakkı ihlallerine konu olup olamayacağı, eser sahibi olup olamayacağı bakımından farklı duruş ve düzenlemeler benimsemiştir. Yeknesaklığın olmaması, bu konuda Türkiye’de ve uluslararası düzeyde Yapay Zeka ürünlerinin kişiliğine, telif hakkı sahipliğine ilişkin net ve kapsayıcı düzenlemelerin yapılmaması, tartışılan ve hukuki açıdan çözümlenememiş bir konu olmaya devam etmesi sonucunu doğurmuştur.

 

Yapay Zeka’nın yarattığı içerik ve ürünlerin üzerindeki hakların belirlenmesi ve telif hakları bakımından ayrıntılı düzenlemelerle ele alınması sadece hukuki açıdan değil, etik yahut toplumsal pek çok açıdan önemli bir adımdır. Bu sebeple bu alandaki hukuki boşluğun detaylı ve kapsayıcı hukuki düzenlemelerle doldurulması büyük önem arz etmektedir.