Haber Detayı

BEDEL İÇERMEYEN ANCAK CEZAİ ŞART İÇEREN SÖZLEŞMELERDE DAMGA VERGİSİ

Damga vergisi, Türkiye vergi sisteminde önemli bir yere sahiptir ve 1800’lü yıllardan beri uygulanan bir vergi türüdür. 1964 yılında kabul edilen 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu (‘’DVK’’), bu verginin daha sistematik ve anlaşılır bir şekilde uygulanmasını amaçlamış ve günümüzde de önemli düzenlemelere sahiptir. Ancak, uygulama esnasında bazı hukuki terimler ve durumlar, vergi mükellefleri ve sözleşme tarafları açısından belirsizlikler doğurabilmektedir. Bu belirsizliklerden biri de, bedel içermeyen ancak cezai şart içeren sözleşmelerde damga vergisi uygulamasıdır.

Damga Vergisi ve Kağıt Türleri

DVK’ya göre, damga vergisi yalnızca yazılı kağıtlar üzerinde uygulanır ve bu kağıtların bir hukuki işlemi ispat etme veya gösterme işlevi görmesi gerekir. Kanun’a ekli 1 sayılı tabloda yer alan kağıtlar, damga vergisine tabi tutulur. Bu kağıtlar arasında sözleşmeler, taahhütnameler ve temliknameler de yer almaktadır. Ayrıca, kağıdın üzerinde yazılı olan bedel, damga vergisinin hesaplanmasında temel bir ölçüt oluşturur.

Damga vergisinin hesaplanmasında, kağıdın içerdiği bedel üzerinden bir oran uygulanarak vergi hesaplanır. Eğer kağıtta belirli bir bedel belirtilmişse, bu bedel, vergilendirilen matrahı oluşturur. Fakat, bedel içermeyen kağıtlarda bu matrahın tespit edilmesi daha karmaşık hale gelebilir. Özellikle, sözleşmeye eklenen cezai şartlar gibi unsurlar, damga vergisi hesaplamasında önemli bir yer tutmaktadır.

Cezai Şartlar ve Damga Vergisi Uygulaması

Cezai şart, bir sözleşmede, borçlunun belirli bir yükümlülüğü yerine getirmemesi durumunda ödemeyi kabul ettiği edimdir. Türkiye'de birçok sözleşme türünde cezai şartlar yer almakta ve bu şartların vergilendirilip vergilendirilmeyeceği, damga vergisinin doğru bir şekilde hesaplanmasında önemli bir rol oynamaktadır.

DVK’da 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile yapılan değişiklikle, cezai şartlar gibi bir sözleşmenin yaptırımı mahiyetinde olan taahhütler, eğer başlı başına bir sözleşmeye konu olmuyorsa, damga vergisine tabi tutulmamaktadır. Bu durum, özellikle bedel içermeyen ancak cezai şart içeren sözleşmelerde önemli bir düzenleme getirmiştir. Bu tür sözleşmelerde, yalnızca cezai şart bedeli üzerinden damga vergisi hesaplanıp hesaplanamayacağı tartışmalı bir konu olmuştur.

Örneğin, bir "Gizlilik Taahhüdü" sözleşmesinde, yalnızca cezai şart belirtilmişse ve herhangi bir başka bedel yer almıyorsa, bu tür bir sözleşme üzerinden damga vergisi alınmamaktadır. İzmir Vergi Dairesi tarafından verilen 10.07.2019 tarihli, 66813766-155[3-2018-60]-E.262388 sayılı özelgede, bu tür bir taahhütnamenin damga vergisine tabi tutulmaması gerektiği belirtilmiştir. Burada önemli olan nokta, cezai şartın bir "yaptırım" olarak sözleşmeye dahil edilmesidir; ancak bu şart, sözleşmeye eklenen başlı başına bir "bedel" olarak değerlendirilemez.

Uygulama ve Vergi İstisnaları

Gelir İdaresi’nin çeşitli özelgelerinde, cezai şart içeren ve bedel içermeyen sözleşmelerde damga vergisi alınmayacağı yönünde görüşler belirtilmiştir. Özellikle Sakarya Vergi Dairesi tarafından verilen 12.08.2020 tarihli, 41931384-155[11-2019]-E.28921 sayılı özelgede, cezai şart dışında belli bir para içermeyen kağıtların damga vergisine tabi tutulmaması gerektiği vurgulanmıştır. Bu, sözleşmede yer alan cezai şartın, sadece bir sözleşmenin yaptırımı olarak kabul edilmesi gerektiğini ve bedel içermediği için damga vergisi uygulanamayacağını göstermektedir.

Bununla birlikte, eğer cezai şart bir sözleşmenin yalnızca bir kısmı olarak yer alıyorsa ve diğer önemli unsurlar, örneğin sözleşme bedeli, başka bir kağıtta yer alıyorsa, o zaman damga vergisi, esas sözleşme bedeli üzerinden alınacaktır.

Sonuç

Damga vergisi, hukuki işlemlerle ilgili vergi yükümlülüklerini yerine getiren önemli bir düzenlemeyi oluşturur. Bedel içermeyen ancak cezai şart içeren sözleşmelerde ise vergi uygulamaları daha karmaşık hale gelebilir. 6728 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler, cezai şartların ve benzeri taahhütlerin vergilendirilmesinde netlik sağlamaktadır. Cezai şartların, yalnızca sözleşmenin yaptırımı olarak yer alması ve başlı başına bir bedel içermemesi durumunda, bu tür sözleşmelerin damga vergisinden muaf tutulması gerektiği anlaşılmaktadır.

Vergi yükümlülüklerinin doğru bir şekilde yerine getirilebilmesi için, sözleşme hazırlanırken DVK’nın düzenlemeleri dikkate alınmalı, cezai şartların uygulamaları konusunda dikkatli olunmalıdır.